Pages

11 Nisan 2014 Cuma

İçimizden biri: Simeone

FM oynarken ekran karşısında takımını alkışlayan herkesin kendinden bir parça bulabileceği adam: Diego Simeone, Barça’nın kabusu oldu!ds
Atlético Madrid’in Diego Simeone öncesi ve sonrası dönemlerde Barcelona karşısındaki konumunu şu iki basit kıtayla pekala değerlendirebiliriz;
Simeone yoktu, handikap boldu
Simeone geldi, Barça’yı yendi.
Simeone öncesinin düzensiz, istikrar yoksunu Atlético’sunda savunma ve hücum arasında meşhur “bloklar arası bağlantıdan” eser görülmezken bir türlü güven vermeyen savunma ve kaleci ayrı telden, son derece kaliteli forvetler (Torres,Agüero,Forlan,Falcao) ayrı telden çalmakta, orta saha oyuncularıysa misafir sanatçı rolünde bir görünüp bir kaybolmaktaydı. Bu yüzden de Barça karşısında sahaya Agüero-Forlan’la da Falcao ile de çıksalar 5-0, 5-2 gibi mağlubiyetler alıp köşelerine çekiliyorlardı.
Takım savunmasına değen sihirli el
Futbolculuğunda da mücadeleciliğiyle bilinen Diego Simeone’nin gelişi takım üstünde büyük değişiklik yarattı. Hollywood yapımı filmlerde görülen idealist koçun haylaz basketbol takımını disiplinli bir şampiyonluk adayına dönüştürmesi senaryosu Vicente Calderon’da adım adım işledi; başından beri amacı takım savunmasına çeki düzen vermek olan Arjantinli hoca bunu adım adım başardı. Barcelona’ya karşı ikinci maçını 4-1 kaybetti ama bu Katalanların son rahat zaferi olacaktı.
Falcao gitti, bitecek denilen takım Kolombiyalının yedeği konumundaki Costa’nın yıldızını parlattı. Türkiye’de koşmadığı için eleştirilen Arda Turan canını dişine takarcasına savunmasına yardıma koştu, eski “bloklar arası bağlantısızlıktan ölecek” görünümündeki takım tek bir hat halinde, tek vücut oynamaya başladı. Bundan da en çok Barcelona çekti. Çünkü Simeone Barcelona’yı sadece tur veya skor bazında yenmedi, onların alışılageldik futbol felsefelerini panzehir etkinliğiyle çözüp attı.
Bu sezon Barcelona ile 5 kez karşılaşan Atlético, sezon başındaki Süper Kupa maçlarında rakibine mağlup olmamasına rağmen deplasman golü kuralıyla kupadan olurken ligde skoru 0-0′a kitledi, Şampiyonlar Ligi ise malum. FM oynarken büyük emek verdiği sanal takımı Şampiyonlar Ligi’nde final oynayınca ekran karşısında dakikalarca alkışlayan herkes Simeone’yi kenarda canla başla taktik verirken, oyuna tepki verirken veya oyuncularını yüreklendirirken görünce kendinden bir parça buluyor aslında.
Simeone gayet içimizden biri ve onun “büyük kulaklı kupayı” kazanmasını en çok biz istiyoruz galiba. Evet, bu yolun daha yarı finali var, evet kaybederse önceden kaydettiği oyunu tekrar başlatamayacak ama onu ve takımını izlerken biz ekran başında dakikalarca alkışlayacağız.

0 yorum:

Yorum Gönder