Pages

8 Şubat 2014 Cumartesi

10 Numara Tembelleştirir!

KAPAKTopa dokunuşlarıyla farkını belli eden oyuncuların kesin olarak başına gelecek bazı şeyler vardır: Bolca alkış, hayran kitlesi, aynı oranda tekme ve her seferinde “öne atılma” sevdası.
Hemen her futbolcunun hikâyesi, “Aslında ben küçükken forvettim!” cümlesiyle başlar. Hatta bir kısım kaleciler de buna dâhildir, örneğin Taffarel… Çoğunun altında gerçekle bağdaşmayan bir iç ses yatsa da, hakikaten de durum böyledir. Çünkü eğer futbolcu olacaksanız, evvela hücum oynayacak kadar yeteneğe sahip olmanız gerekir. Hele de Türkiye’de… Hiçbir çocuk “Benden mükemmel sağ bek olur” hayalleriyle bir kulübün seçmelerine katılmaz. Önce seçilir, sonra mevkilere dağılırlar. Kimi orta saha, kimi sol bek, kimi stoper. Sadece içlerinden en yeteneklileri hücum hattında kalır. Oysa belki de ilk önce onları geriye çekmek gerekir…
Futbola bakış açımızda garip bir reflekse sahibiz. Orta sahada veya defansta oynayan bir oyuncuda biraz yetenek parıltısı gördüğümüz anda, “Bu çocuk neden önde oynamıyor!” hayıflanmaları başlar. Örneğin fırtına gibi esen bir bek görüldüğünde, hayallerdeki kadrolarda hemen sağ açığa yazılır. Geriden hücuma katıldığında, o fırtına gibi esecek alanı daha rahat bulması pek hesap edilmez. Oysa hikâyesinde tam tersi bir senaryo yatan, yani önceleri açıkta oynayan ama zamanla beke evirilenlerse, mevkilerinin en iyileri olurlar. Gökhan Gönül, sol bek Caner Erkin hatta bir dönemde İsmail Köybaşı…
Oğuzhan, 6’yla 10 arasında…
Beşiktaş’ın son iki sezondur oyun rengini değiştiren adam, Oğuzhan Özyakup. Fernandes’le birlikte saha içinde karmaşıklaşan sistemde tam olarak adı yazılan bir bölgesi yok. Onu bazen merkezde, bazen forvet arkasında görebiliyoruz.  Oğuzhan’a kalırsa “10 numara pozisyonunda daha rahat ediyorum” diyor. Ancak o rahatlık, aynı zamanda kendisini tembelleştiren bir etken olabilir mi? Çünkü o pozisyon, çoğunlukla oyun zekâsı işi. Sergen’in tabiriyle “10 kilo versem çıkar oynarım” denilebilecek bir bölge. Gerçi Viktoria Plzen’li Horvath, o kiloyu vermeye gerek duymadan da oynuyor.
Ancak böylesine oyuncular, sadece oyun zekâsına bağımlı kalmayıp, fiziki tempolarını orta sahanın merkezini kaldıracak şekilde yükseltirse çok daha büyük oyuncu olurlar. Ve formasını giydiği takımların da çıtasını çok daha yüksek noktalara koyarlar. Mütevazı takımlarımızdan Akhisar Belediye’nin futboluna lezzet katan adam Bilal Kısa, o farkı yaratmıştı. Hâlbuki geleceğin yıldızı denilen günlerini çoktan aşmış ve artık “Olmayacak” kıvamına gelmişti. O zamanlar çoğunlukla sol kanat pozisyonunda oynuyordu. Hamza hocayla birlikte orta sahanın maestrosuna dönüştü. O dönüşümün kendisine kattıklarını FourFourTwo’ya şöyle anlatıyordu:
“Diğer takımlarda hep sol dış tarafta oynuyordum ama topla içeri girmeyi seviyordum. Hamza hoca bana burada özgürlük verdi. Biraz daha ön libero, forvet arkası gibi oynamaya başladım. Benim için yıllardan beri ‘Bilal yetenekli bir futbolcu ama koşmuyor, mücadele etmiyor’ diyorlardı. Burada Hamza hocanın sayesinde hiç de öyle olmadığımı gösterdim. Maç sonu istatistiklerine bakanlar artık kimin koşmadığını görebilir. Eskiden koşabileceğim alan yoktu. “
Artık bugünün futbolunda kimi zaman asistten, hatta golden değerli bir şey var; asist öncesi pas. Zayıf, güçlü fark etmeksizin her takım kendi alanını çok iyi savunuyor, aralarda boşluk bırakmıyor. İşte bu yüzden kaleye yakın değil, orta sahanın çevresindeki yaratıcı paslara çok daha fazla ihtiyaç doğabiliyor. Oğuzhan da kendi muadillerindeki oyuncularda olduğu gibi, merkeze yakın oynadığı zaman çok daha fazla ufuk açıcı olabiliyor. Sadece pas ve oyun zekâsıyla değil, Oğuzhan “Boş adam bulana kadar karşındaki adamı çalımla” gibi bir özelliğe de sahip.
FOTO1
Avrupa’daki örnekler
Bonuslar dahil olmak üzere Mateo Kovacic’e 15 milyon euro ödeyen Inter, onu “Yetenekli 10 numara” olarak gördüğü için değil, Andrea Pirlo gibi derindeki oyun kurucu rolünü üstlendirmek için musluğu açmıştı. Bir başka Hırvat, özellikle “10 numaranın merkez orta sahaya dönüşümü” konusunda ayrı bir yeri olan Luca Modric’in de Real Madrid seviyesine yükselmesindeki etken, Tottenham’ın ikili orta sahasında sergilediği büyük oyuncu aurasıydı.
10 numaralar hala vardır. Ülkemizde, hele de Batalla, Alex gibi golcülük özelliklerine de bürünmüşlerse fazlasıyla denge de bozlarlar. Ancak merkez orta sahaya dönüşmüş halleri, onları bu oyunun en ışıltılı sahnesinde çok daha değerli kılar. O yüzden Oğuzhan, 10 numarada rahat etme… Orta sahada takımının can simidi ol, çok daha büyük oyuncu olarak anıl!

0 yorum:

Yorum Gönder