Pages

6 Mart 2014 Perşembe

Avcı hayal etti Terim başardı!


"Abdullah Avcı 1988 kuşağı U17 Milli Takımımızı Avrupa Şampiyonu yaptığında Caner, Nuri, Onur Recep ve Murat Duruer o kadronun ana unsurlarıydı. Fatih hoca, dün 2. yarıda Duruer'i de oyuna aldığında 2005 yılındaki U17 takımımızın ilk 11'inde oynayan 4 oyuncu sahadaydı. Bu aslında gecikmiş bir buluşma. Jenerasyon değişiminde çok da başarılı olmadığımız bir futbol ikliminde bu tabloyu görmek sevindirici. Kim bilir, belki Fatih hoca Abdullah hocanın yapamadığını yapıp ABD turnesine 2005 kadrosundan Deniz Yılmaz (Elazığ), Tevfik Köse (Çaykur Rize) ve Aykut Demir'i de götürür.

EURO 2016 için yola çıkmaya hazırlanan A Milli Takımımız açısından İsveç yerinde bir seçimdi. Hem gruptaki rakiplerimizin oyun karakterlerine yakın bir formatları var hem de yakından tanıdığımız futbol figürlerlerine ve Zlatan İbrahimoviç gibi bir dünya starına sahipler. Yani kısacası İsveç her açıdan iyi bir rakipti bizim için.
İsveç karşısında Fatih Terim Dünya Kupası elemelerinde ağırlıklı olarak Burak ve Umut ile oynadığı 4-4-2 yerine Mevlüt'ün sağ açıkta olduğu bir 4-2-3-1 ile başladı. Savunma hattının önündeki Nuri ve Selçuk, limitli yetenekteki İsveç'in hücumcu orta sahalarına karşı ayakta kaldı. Bu sistem değişikliği orta alanda bir fazla futbolcu anlamı taşıdığından, 4-4-2'den şaşmayan İsveç'e karşı 2. bölgede Terim ve öğrencilerine üstünlüğü getirdi. Bu kadro tercihiyle Milli Takım'ın çok daha dinamik bir yapıya kavuştuğunu ve oyun akıcılığını sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yapı tabelaya 2-1'lik galibiyet olarak yansıdı.

Caner-Olcan bütünleşmesi
Fatih hoca ikinci yarıya Burak-Olcan değişikliyle başlayarak Mevlüt'ü santrfora gönderdi. Olcan altın sezonunu yaşıyor, buna hiç şüphe yok. Caner'in nefis asistini tabelaya yazdırınca ortaya ironik de bir durum çıktı. Pazartesi günü Avni Aker'de oynanacak Trabzonspor-Fenerbahçe maçı öncesi iki oyuncunun gol sevinci çok anlamlıydı.

Nuri Şahin aklı
Bir oyuncu için takım karakterinin ne kadar önemli olduğunu Nuri Şahin'i izleyince bir kez daha anlıyor insan. Dortmund ile Bundesliga şampiyonluğuna imza attıktan sonra Mourinho ve Real Madrid'in büyüsüne kapıldığı gün kariyer ibresi aşağıyı göstermeye başlamıştı Nuri'nin. Yeteneği ve saha duruşu ona Real'in kapılarını açmıştı açmasına ama belli ki çok yanlış bir tercih yapmıştı genç adam. Tıpkı Real sonrası Arsenal yerine Liverpool'u seçtiğinde olduğu gibi. Ne Real ne de Liverpool Nuri'nin oyun karakterine uygun takımlardı. O Dortmund'da Jurgen Kloop'la doğmuştu ve sarı formayla bütünleşmişti. bu formsuzluğu doğal olarak ay Yıldızlı formaya kadar sirayet etmişti.
Terim'in şartlar ne olursa olsun Topal'dan vazgeçmediği 6 numaralı pozisyona Nuri'yi koyması takıma pozitif yansıdı. Nuri fiziksel dezavantajları sebebiyle o pozisyonun bir numarası değil. Bunu kendi de kabul ediyor ama o oynadığında takımın futbol zekası bir kademe yukarı çıkıyor.

Sahi yabancı kuralı niye var?
Fatih Terim'in İsveç maçından önceki basın toplantısında Omar Niasse'ın Türk Milli Takımı'na alınmasıyla ilgili pozitif düşüncelerini açıklamasıyla kafamda ilginç sorular belirdi. Mesela bu sorulardan en önemlisi Türkiye Futbol Federasyonu ya da herhangi bir ülke federasyonu kendi liginde yabancı oyuncuya neden sınır getirir? Cevabı, (TFF diliyle) 'Alt yapıdan yerli oyuncu yetiştirmek, ülke futbolu ve Milli Takım'ın geleceğini inşa etmek' için. Peki madem Akhisarlı Omar Niasse 24 yaşında Türk vatandaşı yapılarak Milli Takım'da oynatılacaksa bu yabancı sınırı biraz saçma olmuyor mu? Siz ne yaparsanız yapın yabancı sayısını kısıtlayarak ülke futbolunu kurtaramazsınız. Sonra böyle ironik durumlar ortaya çıkar, ileride liginde yabancıyı yasaklayıp, Milli Takımı'na yabancı oyuncu alan federasyon olarak fıkralara konu olursunuz."

0 yorum:

Yorum Gönder