Pages

9 Haziran 2014 Pazartesi

Grup: A

A grubunda ev sahibi Brezilya, Hırvatistan, Meksika ve Kamerun bulunuyor...

BREZİLYA

Soccer: Friendly-Brazil vs HondurasBrezilya geleneğinden çok farklı kurgulanmış, bireysel olarak da en güçlü yanının hücum değil savunma olduğu bir takımla Maracanazo trajedisini ve protestoları kendi evinde şampiyon olarak unutmak istiyor.


brezilya kadro
Kaleciler: Julio Cesar (QPR), Jefferson (Botafogo), Victor (Atletico Mineiro).
Savunmacılar: Dani Alves (Barcelona), Maicon (Roma), David Luiz (Chelsea), Thiago Silva (PSG), Dante (Bayern Münih), Marcelo (Real Madrid), Henrique (Napoli), Maxwell (PSG).
Orta sahalar: Oscar (Chelsea), Fernandinho (Man City), Willian (Chelsea), Paulinho (Spurs), Ramires (Chelsea), Luis Gustavo (Wolfsburg), Hernanes (Inter Milan).
Forvetler: Bernard (Shakhtar Donetsk), Neymar (Barcelona), Fred (Fluminense), Hulk (Zenit St Petersburg), Jo (Atletico Mineiro).
7 yıl süren Dunga ve Mano Menezes döneminde Brezilya; oyunculardan, dizilişlerden öte tarz olarak kendine has futbol kültürü ile Avrupa modernitesi arasında sentez oluşturmaya çalışırken sıkışıp kalmış ve bir haymatlosa dönüşmüştü. Scolari, buna bir son vererek takımına kimlik oturttu. Brezilya artık teknik, topa sahip olan, çok pas yapan ama statik, temposuz, fiziksel oyunda kırılgan bir takım değil. Bilakis topu rakibine vermekten çekinmeyen ama kazanmak için yay civarında güçlü bir presle maçlara başlayan ve genetik kodlarında pek nadir rastlanan çalışkan, enerjik, dinamik gibi sıfatlarla nitelenebilecek bir takım. Kulüpler bazında sezonun en dramatik ve destansı hikâyesini yazan Atletico Madrid’in uluslar bazında bir nevi yansıması. Üstelik bireysel olarak bakıldığında teknik açıdan da belki 2006 ve 2002’deki kadar olmasa da becerikli opsiyonlara sahipler. Eleştirilen tercihler olmakla beraber aday kadroya çağırılanların ağırlıklı olarak teknik kalitelerini, güçlü bir atletik çatı ve oyun içi devamlılıkla birleştirebilen isimlerden seçilmesi de  bu tarzla tutarlı. 2013 Konfederasayonlar Kupası’nda tüm kıta şampiyonları ve İtalya’ya karşı bu karakter, sahaya koyma konusunda çok başarılıydılar. Her maçta öne geçen taraf oldular. Hatta öyle ki; İspanya, Japonya ve Meksika karşısında goller sırasıyla 2., 3., ve 9. dakikada geldi. En önde pivot özellikli bir santrfor, etrafında hem içe hem çizgiye top taşıyabilen, adam eksiltebilen, topsuz oyunda bekini kovalayan sprinter forvet ve arkalarında üç orta saha karakterli merkezle 4-2-3-1, 4-3-3, 4-2-2-2’ye yorulabilecek asimetrik bir şekilde sahaya yayılabilen, oyuncuların hücumda özgürlüğe sahip olduğu bir kurguyla oynuyorlar. Risk almak zorunluluğunda hücumla mesafeyi daraltabilecek atletizme, skoru koruma dürtüsüyle topun arkasına geçtiklerindeyse rakibin baskısını kıracak pas ve top tekniğine sahip olağanüstü savunma dörtlüsünün varlığı Sambacılar’ı her ana uyumlu ve esnek bir takım haline getiren en büyük şansları.
Takımın Yıldızı
takimin yildizi
Brezilya futbolu 1997 ve 2007 arasında Ballon d’Or ödüllerini toplamda 5 kez kazanan Ronaldo, Rivaldo, Ronaldinho ve Kaka’ya sahipti. Mevcut kadroda bu etikette kimse yok ama bu potansiyele sahip Neymar var. Pek çok otoriteye göre saf yetenek olarak hepsinden iyi, üstelik daha profesyonelce çalışıp yaşıyor. Velakin kulübü Barcelona’da bile başrol alamıyor. Öte yandan henüz 22 yaşında olmasına rağmen 47 milli maçta 30 gole imza attı ve yakaladığı ortalama sözü edilen isimlerin hepsininkinden, hatta Messi ve Cristiano Ronaldo’dan da daha yüksek olmasına; üstelik sadece bitirmekle kalmayıp yaratmasına rağmen yine pek çok kişi tarafından o kadar da ciddiye alınmıyor. Brezilya evinde bu turnuvayı kazanacaksa Neymar’ın aynı formayı terlettiği ve övgüsüne mazhar olduğu Pele’ye dönüşmesi şart. Sadece teknik değil aynı zamanda mental açıdan en zor sınavı.
Gözler onda
gozler onda
Brezilya’nın 10 numarası olmak sadece takımının değil, evrenin en iyisi olmaktan farksızdır. Oscar da tıpkı Neymar gibi her kesimden onay alabilmiş bir isim değil. Üstelik sahadaki karizma eksikliği, sosyal yaşamındaki sadelik sebebiyle çok daha düşük bir profil çiziyor. Öte yandan Mourinho onu Mata yerine tercih ettiğinde bu tartışmanın aslında çoktan bitmiş olması lazımdı. Oscar, yaratıcılık melekelerinin tümü için kusursuz bir potensiyele sahip. Kırılgan görünen fiziğine rağmen inatçı. Savaşmayı, mücadele etmeyi ve savunmayı yapmayı da seviyor. Bu yüzden sadece 10 olarak değil, kenarlarda ve merkezde iç olarak da oynayabilen bir yönlülük abidesi. Scolari tarafından da bu yüzden üstüne takım kurulan bir yıldız olarak değil de her deliği hem hücumda hem savunmada kapatan bir yama, Brezilya’nın temel anlayışının gerçekleşmesine yardımcı bir katalizör gibi kullanıldığı çok kritik bir role sahip.
Teknik direktör
teknik direktor
Brezilya, şampiyon olduğu 2002 öncesinde de Luxemburgo ve Emerson Leao ile başarısız bir süreç yaşamış ve turnuvaya bir yıl kala göreveLuiz Felipe Scolari gelmişti. Tarih tekerrürden ibaret oldu ve yine Scolari görevde. Savunma merkezli bir teknik adam olmasına rağmen Scolari için aslolan takımlarının aile havasında olmasıdır. Sırasıyla 85 ve 102 ayrı futbolcuyu rotasyona dahil eden Dunga ve Menezes’ten farklı olarak, Scolari güvendikleriyle yola çıktı. Kadroyu daralttı ama ilk onbiri sayılır hâle getirdi. Saha dışındaki ekip de 2002 ile aynı. İlk 4 hazırlık maçında kazanamayıp, FIFA sıralamasına ülke tarihinin en kötü yeri olan 22. liğe inmelerine rağmen vazgeçmedi ve 2013’teki mini provada başarılı oldu. Sırada aslı var ve evinde bireysel kalite olarak tartışılan ama baskıyı daha az hisseden yeni ailesiyle bunu başarmaması için hiçbir sebep yok.
HIRVATİSTAN
hirvastistan kapak1998 Dünya Kupası’ndan bu yana ‘zeki ama çalışmayan’ öğrenci profili çizen Hırvatlar bu sefer gruplardan çıkıp bir sürpriz yapmak için fazlasıyla umutlu...

hırvatistan kadro
Kaleciler: Stipe Pletikosa (Rostov), Danijel Subasic (Monaco), Oliver Zelenika (Lokomotif Moscow).
Savunmacılar: Darijo Srna (Shakhtar Donetsk), Dejan Lovren (Southampton), Vedran Corluka (Lokomotif Moskova), Gordon Schildenfeld (Panathinaikos), Danijel Pranjic (Panathinaikos), Domagoj Vida (Dinamo Kiev), Sime Vrsaljko (Genoa).
Orta sahalar: Luka Modric (Real Madrid), Ivan Rakitic (Sevilla), Ognjen Vukojevic (Dynamo Kiev), Ivan Perisic (Wolfsburg), Mateo Kovacic (Inte), Marcelo Brozovic (Dinamo Zagreb), Ivan Mocinic (Rijeka), Sammir (Getafe).
Forvetler: Mario Mandzukic (Bayern Münih), Ivica Olic (Wolfsburg), Eduardo da Silva (Shakhtar Donetsk), Nikica Jelavic (Hull), Ante Rebic (Fiorentina).
2010 Dünya Kupası’nda katılamayan, Euro 2012’de de kura şanssızlığının kurbanı olan Hırvatlar, başarısız sayılabilecek bir grup aşamasının ardından play-offlar’la da olsa Brezilya biletini almayı başardı. Fakat Hırvatlar adına dikkat çeken kazanmaları değil nasıl kazandıkları oldu. Uzun yıllardır birlikte oynayan ve son derece tecrübeli bir savunma hattının önünde Modrić-Rakitić gibi kariyerlerinin zirvesinde olan iki kalburüstü oyuncuya sahipler. Bu ikilinin gününde olduğunda üstünlük kuramayacağı ve alt edemeyeceği orta saha sayısı çok çok az. Dahası Kovačić gibi beklenti yaratan ve yetenekli bir isim de esneklik konusunda Kovač’ın elini güçlendiriyor ve Rakitić’in pozisyonuyla oynayarak 4-3-3/4-2-3-1 geçişlerini olanaklı kılıyor. Bayern Münih’te son derece başarılı bir sezonu geride bırakan Mandžukić ve kağıt üzerinde orta sahada yer alan ama sahada Mandžukić’e yakın bir görüntü çizen tecrübeli bir bitiriş ustası Olić de Hırvatistan adına öne çıkıyor ama grup aşamasında bir türlü bu kadronun sahip olduğu potansiyeli yansıtmayı başaramadılar. Zaten bu da Štimac’ın yerine Niko Kovač’ın geçmesine sebep oldu. Öyle ki bu kan değişimine ve istikrarsız grafiğe rağmen Hırvatlar için ‘hocaların hocası’ olan Blažević, takımın 98’deki gibi üçüncü olacak kapasitede olduğunu belirtirken federasyon başkanı Šuker de hedefi en azından gruptan çıkmak olarak koydu. Belki de istikrarsızlığın en büyük sebebi bu baskı ve Hırvat halkının takımdan beklentisi yine çok çok fazla.
modric
Takımın yıldızı
Bu soruya cevap vermek gerçekten çok zor. Sevilla’da kariyerinin en iyi sezonunu geride bırakan ve süper-yıldız seviyesine yükselen Ivan Rakitić mi yoksa Bayern Münih formasıyla Bundesliga’da bu sezon 18 gol kaydeden Mario Mandžukić mi yoksa Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi’nde zirveye ulaşan Luka Modrić mi, yoksa hangi kulüpte oynarsa oynasın Hırvatlar için yeri doldurulmaz bir ‘kahraman’ olan Dario Srna mı..? Her ne kadar geride bıraktığımız sezon en iyi performansı sergileyen isim Ivan Rakitić olsa da Devler Ligi farkıyla Luka Modrić diyoruz. Özellikle oyunu yönlendirmedeki ve tempoyu belirlemedeki becerisi, saha görüşü ve bu sayede verdiği adrese teslim paslarıyla orta sahada sergileyeceği performansla Hırvatların kaderini belirlemede en önemli rolü oynayacak.
kovacicGözler onda
18 yaşında transfer olduğu Inter’de, takıma gelir gelmez ilk 11’e yerleşmeyi başaran ve geride kalan 1,5 sene boyunca formayı kolay kolay bırakmayan Mateo Kovačić, henüz sadece 8 kez Hırvatistan formasını sırtına geçirmiş olsa da bu turnuvada Kovač’ın en güvendiği isimlerden biri olabilir. Çok yönlülüğü sayesinde hem ön libero hem de forvet arkası gibi oynayabilen Kovačić, tıpkı orta sahadaki partnerleri Modrić ve Rakitić gibi ayağına son derece hakim ve oyun kurabilme becerisine de sahip. Dahası bu iki isme kıyasla üstün fizik gücü ve savunmaya verdiği katkı ile tercih edildiği takdirde takımı çok daha dengeli bir görüntüye sokması kuvvetli muhtemel.  
niko kovacTeknik direktör
2009’da kramponları astıktan sonra RB Salzburg’daki altyapı hocalığı ve asistan koçluğunun ardından Hırvatistan U-21 takımının başında 4 maça çıkan Niko Kovač, Igor Štimac’ın kovulmasıyla federasyon başkanı Šuker tarafından ‘kriz anı hocası’ olarak takımın başına getirildi. Kovač’ın henüz bir teknik direktörlük deneyimi olmaması büyük bir dezavantaj olarak öne çıksa da kadrodaki birçok isimle Hırvatistan formasını beraber terletmesi ve doğal olarak da ‘abi’ profili iletişim açısından son derece önemli bir rol oynayabilir. Takımı son derece iyi tanımasının yanında Kovač’ın kaybedecek hiçbir şeyi olmaması da Hırvatistan adına avantaja dönüşebilir.
MEKSİKA
kapakHer Dünya Kupası’nda önce umudun, sonra da hayal kırıklığının takımı olan Meksika, bu kez daha turnuva başlamadan birçok problemle karşı karşıya…
meksika kadro
Kaleciler: J.Corona (Cruz Azul), A.Talavera (Toluca), G.Ochoa (Ajaccio)
Savunmacılar: A.Guardado (Bayer Leverkusen), P.Aguilar, F.Rodriguez, M.Layun (all America), H.Moreno (Espanyol), Rafael Marquez (Leon), Diego Reyes (Porto), Carlos Salcido (UANL Tigres)
Orta sahalar: H.Herrera (Porto), J.J.Vazquez, C.Pena, L.Montes (all Lyon), J.Medina (America), I.Brizuela, M.Fabian (both Cruz Azul)
Forvetler: O.Peralta (Santos Laguna), J.Hernandez (Manchester United), R.Jimenez (America), Giovani Dos Santos (Villarreal)
Yakın gelecekte Meksika her daim Dünya Kupaları’nın ‘sürpriz yapabilecek’ takımı olarak turnuvaya adımını atardı, çeyrek final ve üzerini görebileceği spor yazarları tarafından öngörülür ancak bu bir türlü gerçekleşmezdi. Turnuva tarihinin en çok maç kaybeden takımı unvanına sahip olan Meksika, bu kez eski turnuvalara nazaran daha az beklentiyle turnuvaya adımını atıyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi ülkenin mevcut oyuncularının en iyisi olarak görülen Carlos Vela’nın üç yıl önce Meksika Futbol Federasyonu’yla yaşadığı problemlerin ardından ara verdiği milli takımla ilgili kararını değiştirmeyerek turnuvaya gelmeyi reddetmesi. Ayrıca teknik direktör Miguel Herrera’nın Meksika Ligi ağırlıklı bir kadroyu tercih edip Avrupa’da son yıllarda performans olarak üzerine koyan Giovani Dos Santos, Guilherme Ochoa gibi oyuncuları ilk 11’de düşünmemesi de şimdilik kuşkuyla yaklaşılacak bir durum. Bu oyuncuları oldukça sadık olduğu 5-3-2 sisteminde verimli bulmayan Herrera’nın öğrencileri, ev sahibi Brezilya’nın yanı sıra Hırvatistan ve Kamerun’la A Grubu’nda karşı karşıya gelecek ve rüştünü ispat etmeye çalışacak.
takimin yildiziTakımın yıldızı
İspanya’da harika bir sezon geçiren Carlos Vela’nın yokluğunda Meksika ağırlıklı bir ilk 11 düşünen Miguel Herrera’nın şans vereceği ender Avrupa oyuncularından birisi Hector Herrera. Beklentilerin altında kalan Porto’da yılın ender kazanımlarından birisi olan Herrera, orta sahadaki çok yönlü oyunu ve oyun kuruculuğuyla Meksika’ya yön veren isim olacak. 24 yaşındaki oyuncu oyun sıkıştığında daha önde rol alıp forvet ikilisini de destekleyebiliyor. 5-3-2 dizilişi konusunda oldukça hassas olan Miguel Herrera’nın maç sıkıştığı anlarda Herrera’yı biraz daha öne sürerek gol şansını artırmayı denemesi muhtemel. Eğer Meksika bu turnuvada başarılı olacaksa bunun için Herrera’nın iyi oynaması şart.
gozler ondaGözler onda
Bir başka Portolu Diego Reyes, Meksika futbolunun yükselen yıldızlarından. Henüz 21 yaşında olmasına karşın Meksika Ligi’nde America formasıyla gösterdiği performansla Porto’ya gelen Reyes, bu sezon istediği etkiyi koyamasa da Avrupa futbolunda önemli yerlere gelmeye aday yeteneklere sahip olduğunu da gösterdi. Meksika’nın 3 stoperli sisteminde yaşlı kurt Rafael Marquez’in hem sağında hem de solunda görev yapabilen Reyes, Hector Moreno ile birlikte savunma hattının bel kemiğini oluşturacak. Burada göstereceği performans hem Reyes’in vitrine çıkmasını sağlayacak, hem de daha şimdiden 12 kez A milli düzeyde oynadığı Meksika’daki ağırlığı da artacaktır.
teknik direktorTeknik direktör
Kendine has bir lige sahip olan Meksika’da isim yapan Miguel Herrera yıllarca iyi futbol oynayan ancak şampiyonluk elde edemeyen hoca olarak anıldıktan sonra geçen yıl America ile bu seriyi kırmıştı. Medyayla arasını iyi tutan, sosyal medyada da gayet aktif olmasıyla taraftarlarla da arası iyi olan 46 yaşındaki teknik adam, sistemi konusunda ise epey tutucu. Her daim atak futboldan yana olan ve 5-3-2 dizilişinden taviz vermeyen Herrera, sırf bu yüzden Villarreal’de harika bir sezon geçiren Giovani dos Santos’u yedekte oturtmayı göze alıyor. Bu tercihlerinde ne kadar haklı olduğunu zaman gösterecek. Milli takımda devam etmesi için en az son 16 turunu görmesi gerek.
KAMERUN
Kamerun gol sevinciSon Dünya Kupası’nın hayal kırıklığı yaratan ekibi şansını bir daha zorlamak için Brezilya’ya ulaştı...

meksika kadro
Kaleciler: Loic Feudjou (Coton Sport), Charles Itandje (Konyaspor), Sammy Ndjock (Fethiyespor)
Savunmacılar: Benoit Assou-Ekotto (Tottenham Hotspur), Henri Bedimo (O.Lyon), Aurelien Chedjou (Galatasaray), Cedric Djeugou (Coton Sport), Nicolas Nkoulou (Olympique Marseille), Dany Nounkeu (Besiktas), Allan Nyom (Granada)
Orta saha: Enoh Eyong (Antalyaspor), Jean Makoun (Stade Rennes), Joel Matip (Schalke 04), Stephane Mbia (Sevilla), Benjamin Moukandjo (Nancy), Landry Nguemo (Girondins Bordeaux), Edgar Salli (Racing Lens), Alexandre Song (Barcelona)
Forvetler: Vincent Aboubakar (Lorient), Eric-Maxim Choupo Moting (Mainz), Samuel Eto’o (Chelsea), Fabrice Olinga (Malaga), Achille Webo (Fenerbahce).
Eleme grubunda çok da zorlanmadan zirveye çıkan Kamerun, Dünya Kupası playoffunda Tunus’u da rahat geçti. Kamerun’un diğer Afrika takımlarında çok rastlanmayan bir oyun profili var. Topla oynamak birinci stratejileri ama en önemli kısım topu kaybettikten sonra geri kazanma hızları. İyi yerleşip alan daraltmaları da diğer kimlikleri. Klasik 4-2-3-1’e benzer oyunlarında uçtaki kilit oyuncular Webo ve Eto’o. Webo en önde hava hakimiyeti ve arkadaşlarına alan açma yükünü çekiyor. Eto’o daha fazla oyunun içinde. Moukandjo, Choupo-Moting ve Makoun skor için ekstraya gidebilecek diğer oyuncular. Göbekte de Song-Mbia ikilisi yer alacak.
Alman bir hocaya sahip olmaları ilk avantajları. Eto’o, Webo, Song, Mbia, Assou-Ekotto ve Makoun gibi yüksek profile sahip tecrübeli oyuncuların sahada varlığı oldukça hissediliyor. Kolay kolay oyundan kopmuyorlar. Afrika futbolunun kimliğinde bulunan trajedik savunma arkası uzun toplar problemi Kamerun’un da en büyük belası. Orta sahadaki oyuncuların boy olarak ortalamanın altında kalması göbeğe havadan gelen sahipsiz topların geri kazanımında problem yaratıyor. Özellikle Brezilya ve Hırvatistan gibi özel oyuncuları barındıran takımlar karşısında ekstra zorlanabilirler.
takimin yildiziTakımın yıldızı
Buraya Samuel Eto’o’dan başkasını yazmak mümkün değil. 3 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, Avrupa’nın en büyük lokal liglerinde 4 lig şampiyonluğu, 6 kupa şampiyonluğu, 1 olimpiyat altın madalyası, 2 Afrika Uluslar Kupası şampiyonluğu, defalarca kez Afrika’nın en iyi oyuncusu ödülü… Milli takımı bıraktıktan sonra tekrar döndüğünü açıklaması Kamerun’da büyük bir sevinç yaratmıştı. Kendini affettirme gereği olmasa da kariyerinin 4. Dünya Kupası’nda takımının en büyük ve önemli dünya yıldızı.
gozler ondaGözler onda
Sevilla ile Avrupa Ligi şampiyonu olan Stephane Mbia, Dünya Kupası’na giden tüm oyuncular arasında en formda oyunculardan bir tanesi. Mükemmel bir sezon geçirdi. Formsuz Alex Song ve Antalyaspor’la ligden düşen Enoh’u hesaba katarsak orta saha ondan çok şey bekleyecek. Kariyerinin en olgun dönemini yaşıyor.
teknik direktorTeknik direktör
Kupaya giden hocalar arasında geldiği döneme bakıldığında en sıkıntılı görünen hoca Volker Finke. Takımı enkaz halde devraldığı 24 Mayıs 2013’ten bu yana çok fazla şey kattı Kamerun’a. Organizasyon ve Avrupa’da oynayan oyuncular arasındaki diyalog problemi halloldu. Eski öğrencisi İbrahim Tanko’yu ve Kamerun futbol efsanesi Rigobert Song’u yardımcılığa getirmesi ortaya çıkan gözle görülür düzelmede önemli rol oynadı. Afrika’da görece başarılı olan takımı hazırlık maçlarında iyi bir profil çizmiyor. Finke’in üst düzey rakiplerine karşı nasıl reaksiyon göstereceği soru işareti.

0 yorum:

Yorum Gönder