Pages

6 Şubat 2014 Perşembe

Bir Önder Özen Transferi | Pedro Franco

FBL-LIBERTADORES-MILLONARIOS-SANJOSE
Beşiktaş’ın yeni yapılanmasının transferdeki ilk meyvesi Pedro Franco oldu. Futbol Direktörü Önder Özen imzasıyla gelen Kolombiyalı stoperi sizler için mercek altına aldık.
Yaklaşık 8-9 ay önce Önder Özen ile görüştüğümüzde beklediğimizden çok daha derin bir futbol adamı ile karşılaşmıştım. TV’de izlerken takdir ettiğim, ancak aklımdaki bazı soru işaretlerini kırmayı başaramayan o adam, yaklaşık 4 saat süren görüşmede tüm ön yargılarımı kırmıştı. Kariyeri, özel hayatındaki sorunlar, futbol görüşü, çalışkanlığı bir tarafa, cesareti ve yenilikçi bakış açısından etkilenmemek mümkün değildi. O gün, “Yorumculuk yapmak değil, sahaya inmek istiyorum. 2. Lig takımı da olsa seneye sahada olacağım” demişti Önder Abi… Beşiktaş’ın Futbol Direktörü olması da şaşırtmıştı beni. Fakat imkanları büyük bir camiada neler yapabileceğini tahmin etmemek de imkansızdı. Keza “Pedro Franco seferi” haberini gördüğümde ‘İşte Önder Özen farkı’ diye istemsiz bir tepki göstermiştim.

22 yaşındaki bu genç adamın kariyerinden bahsederek laf kalabalığı yapmak istemiyorum. Zira ne 17 yaşında A Takım ile tanışması, ne ailesinin kaçıncı çocuğu olduğu, ne Toulon gibi çok prestijli bir turnuvayı kazanan Kolombiya’ya kaptanlık yapması Pedro Franco’nun gerçek yetilerini görmeyi sağlamayacak. Millonarios’un kaptanlığını yapan Franco’nun ‘Lider’ vasfından ve karakterinden başlayarak lafa bodoslama dalayım. 22 yaşında ‘Kaptanlık’ pazıbandı taşımanın ne kadar zor olduğunu Arda Turan’dan biliyoruz sanırım. İşte Pedro, böyle zor bir görevi yaparken takımına gerçekten liderlik edebilen; saha dışında da ‘Örnek’ kalmayı başarabilen bir oyuncu. 2011′de Toulon Turnuvası sırasında hayatındaki en değerli kişi babasını kaybetmesine rağmen sahada titremediğini bile hatırlatmak, saha dışında ‘mülayim’ yapısıyla çok çalışkan bir oyuncu olduğunu vurgulayıp yeşil zeminde bir azmana döndüğünü belirtmek de çok soru işaretine cevap olacaktır.
Ön liberolardan daha teknik
FBL-WC2011-U20-COL-CRC-MATCH39Peki nasıl bir futbolcu Franco? Ya da potansiyeli ne kadar bu gencin? Bu sorulara cevap olarak ‘Modern’ kelimesini kullanmak benim için yeterli… Gün geçtikçe Brezilya ve Arjantin hanedanlığını yıkmaya yaklaşan Kolombiya-Uruguay-Şili üçlüsünün alt yapılarının ne kadar geliştiğinin de kanıtı Franco. 1.83′lük boyu çoğu stoper için kısa… Çok çevik bir oyuncu da değil. Her yere uçarak yetişemez. Ama muhteşem bir futbol bilgisi var. Elindeki yeteneklerden nasıl verimi alabileceğini adı gibi biliyor bu genç adam.
Bir kere Türkiye’deki ön liberoların bile %80′inden daha güvenilir bir saha görüşü ve tekniği var. Topu gözünüz kapalı olarak emanet edebilirsiniz. Emin olun 50-60 metreye atacağı milimetrik paslarla size “Türk 10 numaralar bile yapamıyor” dedirtecektir. Bu pasların sadece ‘uzun’ olması da değil mesele… Hücumdaki koşuları çok iyi okuyabilen, oyun kurarken tercihlerini buna göre yapan özel bir adam Pedro. Kendi yarı alanında da çok soğukkanlı, baskılara karşı çelik gibi durup sorumluluk alıyor. Zaman zaman ön liberoya çekilmesi, hücum çıkışları, rakip ceza sahası çevresinde sanki bir santrformuş gibi rahat tavırları, özgüveni ve oyun stili için önemli ipuçları.
Tabii bu özgüven ve futbol görüşü sadece hücümda işine yaramıyor Pedro’nun. İşin savunma yönünde de en önemli vasfı pozisyon alma yetisi ve zamanlaması. Sağını solunu çok iyi kontrol eden Kolombiyalı, arkadaşlarına uyarılar yaparak savunmayı toplayan adam. Fiziğini de etkili kullanan, nizami şarjları iyi bilen Franco, ilk müdahalelerde ‘uzman’. Sezgileri sayesinde kademelerde ortalama üstü. Gerçi ortalamanın altında çok özelliği olmadığını ‘modern’ tanımlamasından anlamak gerekirdi… Franco’nun ayrıca savaşçı ruhuyla zaman zaman forvetlere illallah dedirtecek sertliğe çıkması önemli. Bileği gibi, kendisi de yumuşak oyunculardan değil.
“Çok ağır yaaa!”
FBL-COPASUDAM-MILLONARIOS-TIGREGelelim Beşiktaş ile anıldığı günden beri en çok eleştirilen yanlarına… “Boyu kısa hava toplarında kötü” ya da “Hızlı, atletik değil yerleri onu Türkiye’de”… Kısmen doğru bu ama çok eksik. Evet 1.83 kısa. 1.83′lük bir oyuncuya göre daha hızlı olmasını da beklersiniz… Ancak Franco muhteşem bir sıçrama yeteneğine sahip. ‘Kısa boyu’ ile bu sıçrama yeteneğini ve en önemlisi zamanlamasını birleştirince sorun azalıyor. Özellikle karşıdan gelen toplarda sorun yaşamıyor, topun ineceği yerde tam zamanında beliriyor. Yan toplar ise daha büyük bir baş ağrısı. Karşıdan gelen toplara göre pozisyon almak daha kolay çünkü. Çalışarak bu açık da azalır ama sıfırlanmaz. Hücumda ise Swansea’li Michu gibi toptan gözünü almaması, sıçraması ve zamanlamasının ekmeğini gollerle yiyor sıkça. Zaten Türkiye’de oyuncuların fundemental sorunları olması ve zamanlaması iyi oyuncu sayısının az olması bu eksiğin etkisini azaltır. Ayrıca Sivok gibi bir ‘kule’ de var, iyi bir görev paylaşımı ile minimum hasarla atlatılır bu sorun.
Hız ve çeviklik konusu da 2. sorun… Franco bahsedildiği gibi ‘hızlı’ bir oyuncu değil. Ancak Türkiye ve hatta dünya standartlarında ‘ağır’ oyuncu da değil. Kimse Beşiktaş’ın Escude gibi ‘kağnı’ transfer ettiğini sanmasın. Hızdan çok ilk adım ve hızlanma sorunu var. Ancak yakın mücadelelerde fiziğini iyi kullanarak rakibi yavaşlatmayı biliyor. Bu sorun LuaLua gibi oyuncularla açık alanda yakalandığında patlak verebilir. Ancak futbol takım oyunu ve takım içinde bunu çözmenin birçok farklı çözümü var. Zira her takımda stoperlerden biri Galatasaraylı Dany değil, kabul edelim.
Beşiktaş için doğru tercih mi?
Pedro Franco’yu bu kadar övdükten sonra geriye tek bir soru kaldı, Beşiktaş için doğru tercih mi? Görüldüğü gibi Franco’yu çok beğenen biriyim. Ancak bu soruya cevabım şu an için olumsuz. Zira Beşiktaş’ın büyük bir bek ve ön libero krizi var. Ne ön bölgede Veli ve Necip, ne de iki kanattaki bekler Sivok-Franco tandemi için ideal görüntü sergilemiyor. Kağıt üstünde ortalama olarak ağır olan bu ikilinin, hem kademelere yetişmesi, hem de Türk futbolunun ve Beşiktaş kadrosunun yapısı itibariyle yenilecek bol miktarda kontrayı kovalaması zor geliyor bana…
Ancak dediğim gibi bu şimdilik bir sorun. Kademe yapmayı bilen, zor çalım yiyen bir sol bek ve Mavuba örneğindeki gibi çevik, nereye yetişmesi gerektiğini bilen bir ön libero ile bu dertler minimuma inebilir. Bu iki transferin sonunda Beşiktaş tandemi, topla çok rahat, baskıyı rahatlıkla aşan, pozisyon almayı bilen, savaşan ‘ideal’ bir görüntü sergileyecektir. Fakat iki transferin gelmediğini varsaydığımızda, Franco yerine uçana kaçana yetişebilecek ama daha sakar ve daha dağınık bir oyuncu bile daha ideal tercih olabilirdi…
Çooook uzattığım lafın kısasına gelince, fiziksel zaaflarına rağmen çok özel bir oyuncu Pedro Franco. İyi kurgulanmış bir takımın içinde büyük bir yıldız etkisi yapabilecek, ancak kötü kurgulanmış bir kadroda zaafları yüzünden yerin dibine sokabilecek bir isim. Eğer Slaven Bilic-Önder Özen ikilisi doğru takviyeleri yaparsa Franco’nun kısa süre içinde Avrupa’nın ikinci grup takımlarına kendini önemli bir karla atacağına eminim. Aksi halde ise Önder Özen için önemli bir güven kaybı ve gelecekteki benzeri ‘Portovari’ hamlelerin engeli de olabilir. Gönül ülkede düzeni değiştirebilecek adamın yanında…

0 yorum:

Yorum Gönder